bring in

English-Turkish Translation

  1. (a) (gelir, kâr, irat, kazanç vb.) sağlamak/getirmek, kazandırmak.
    Her extra job doesn't bring much
    in, but she enjoys it. (b) sunmak, takdim etmek, arzetmek, açıklamak, ilân etmek.
    The jury brought in its verdict. (c) içeri getirmek/sokmak/almak, ithal etmek.
    bring him in: Onu içeri al.
    Dinner was brought in.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

bring in $ 100 a week
haftada 100 $ kazanmak Verb
bring in (lay) (prefer) an indictment against sb
birine karşı dava açmak Verb
bring in a bill
kanun tasarısı vermek Verb
bring in a bill
kanun tasarısı sunmak Verb
bring in a finding against
bir cezaya hükmetmek Verb
bring in a good income
iyi gelir sağlamak Verb
bring in a motion
önerge sunmak Verb
bring in a new fashion
yeni moda yaratmak Verb
bring in a verdict
kararı açıklamak Verb, Law
bring in a verdict
karar vermek Verb, Law
bring in a verdict of non guilty
beraat kararı vermek Verb
bring in a verdict of non guilty
suçsuz kararı vermek Verb
bring in a verdict of not guilty
suçsuz kararını duruşma sonunda bildirmek Verb
bring in a verdict of quilty
suçlu kararı vermek Verb
bring in an acquittal
sanığı beraat ettirmek Verb
bring in big money
büyük para getirmek Verb
bring in good profits
iyi kâr getirmek Verb
bring in goods
mal ithal etmek Verb
bring in interest
faiz getirmek Verb
bring in quotations in a speech
bir konuşmada alıntılar yapmak Verb
bring in revenue
irat getirmek Verb
bring a question in the foreground
bir sorunu ön plana çıkarmak Verb
bring business in a successful conclusion
işleri iyi sonuçlandırmak Verb
bring out the best in someone
birinin iyi yönlerini ortaya çıkarmak Verb
bring out the worst in someone
birinin kötü yönlerini ortaya çıkarmak Verb
bring someone in
birinin birşey yapmasını sağlamak Verb
bring someone in
birinin katılmasını sağlamak Verb
bring someone in
birini bir duruma sokmak Verb
bring someone in
birini dâhil etmek Verb
bring someone in
birine birşey yaptırmak Verb
bring someone in court
birini mahkemeye vermek Verb
bring someone out in something
birinde alerjiye neden olmak Verb
bring someone out in something
birinin cildinin kabarmasına sebep olmak Verb
bring someone out in something
birine alerji yapmak Verb
bring someone out in something
birinde döküntüye sebep olmak Verb
bring something in harmonization with sth
bir şeyin bir şeyle uyumunu sağlamak Verb
bring trouble in its wake
arkasından bela getirmek Verb
bring up a conclusion in a meeting
bir toplantıda takrir vermek Verb
bring up in the protestant faith
Protestan olarak yetiştirilmek Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database